Dar-ül Erkam
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Senai Demirci

Aşağa gitmek

Senai Demirci Empty Senai Demirci

Mesaj tarafından Eyüp Coşkun Salı Şub. 03, 2009 1:00 am


Bence siz bizi "şeriat"la yönetiyorsunuz!



İnsanlık
işte. Bir iş edersin, sonra beğenmeyebilirsin. Bir hatadır etmişsindir,
dilin sürçmüştür, öfkene yenilmişsindir, yakıp yıkmışsındır bir kere.
Sonra pişman olursun, gizli gizli yanıp tutuşursun. Ama evin
babasısındır, büyüğüsündür. Öyle çocukça özür dilemelere yetkin yoktur.
"Pardon!"larla yırtamazsın.


"Ben
ettim sen etme!"lerin serinliğine başını sokamazsın. "Yüksekçe" bir
mevkidesindir. Raconun bozulabilir. Raconu bozma korkusu sana racon
olarak kesilir. Zaaf gösterdiğin yerde, tükürdüğünü yaladığın demde
karizman çizilir, otoriten dağılabilir. İyisi mi içinde kalsın. Lafını
etme. Kendi kendine söylen dur. İçinden mırıldanıver pişmanlığını.


Yüce
yargıçlarımızı keşke gerekçe yazmaya zorlamasaydık. "Oldu bir kere!"
demelerine izin verseydik keşke. Vicdanın dalga dalga yükselen
kıpırtıları, bıraksaydık da kendi kıyılarına vurup vurup geri dönseydi.
Ulu orta bağırtmaya zorlamakla ayıp ettik. Herkesin duyacağı meydanlara
çağırıp da ettikleriyle yüz göz olmaya mecbur tutmakla hata ettik.


Benden
nasihat: Birini seviyorsanız, bırakın da kendi hatasıyla kendisi
yüzleşsin. Ulu orta yüzüne vurup da hatasını savunmak zorunda
bırakırsanız, hatadan dönüşünü zorlaştırırsınız. Pişman olmasına izin
vermezseniz, hatadan dönme yollarını kapatırsınız. Kendi egosunu,
gururunu kocaman bir kaya olarak doğruya giden yola koyarsınız.
Kendisini kendisine kilit yaparsınız. Kendi haline bırakırsanız, sessiz
sedasız dönebilir belki, eve dönmeye yüzü olabilir.


"Nasılsanız
öyle yönetilirsiniz" der Elçi (asm). Yani yönetilme şeklinizle
istekleriniz arasında sürekli bir geçişkenlik vardır. Sen
genleşebilirsin, yönetimin de genleşebilir. Sen daralabilirsin,
yönetimin de düğmelerini ilikler, kemerini sıkar, incelir. Yasalarla
insanlar arasında sürekli geliş gidişler olmalıdır. Yasalar elbise
gibidir üzerimize. Şişmanlarsak onlar da genişler. Zayıflarsak onların
da bedeni küçülür. "Al sana ayakkabı, ayağını sıkacak ama yürü!"
demekle yürümez işler. Ayak önceliklidir, ayakkabı adı üzerinde kabı
olduğu ayaklara göre değişir. Kanunlar, yönetmelikler, anayasalar
insanlar içindir. İnsana göre kesilir biçilir yasalar. İnsana göre
daralır genişler devlet. Devlete göre insanın ayar edilmesi tuhaftır.
Yasalara göre halkın esnetilmesi günahtır.


Korktuğunuz
gibi değil beyler! Korkuttuğunuz gibi de değil. Gerçek korkularınızı
maskelemek için ürettiğiniz korkularla yüreğimizi hoplatacak safdillik
yok artık bizde... "Şeriat gelecek!" korkusuyla yönetmeye kalkmadınız
mı bizi? "Şeriat"ı manivela yaparak, hepimizi bir yerlere savurmadınız
mı? "Laiklik elden gidiyor!" diye tir tir titrediğinizi hiç sanmıyorum.
Siz, aslında "gelir ha!" diye öcüleştireceğiniz "o şeriat"ın elden
gitmesinden korkuyorsunuz!


Siz
başörtülü kızlarımızın da başörtüsüz kızlarımız kadar vatanını
sevdiğini pekâlâ biliyorsunuz. Bu ülkede "açık/kapalı" diye bir ayırımı
sizden başka kimselerin ciddiye almadığından adınız gibi eminsiniz. Bu
topraklarda değil sadece, bu toprakların şimdiki sınırlarının çok çok
ötelerinde gayr-i müslimi ve Müslüman'ıyla, Alevi'si ve Sünni'siyle,
Türkleriyle Kürtleriyle insanların yüzyıllar boyu korkuttuğunuz
"şerait" sayesinde sorunsuz, gerilimsiz yaşayabildiğini ve hâlâ da
dekolte giyineniyle çarşaflısıyla bütün kadınların aynı yaşayış
kodlarını paylaştıklarını pekâlâ itiraf ediyorsunuz. Adım gibi
biliyorum ki, başı örtülü kadınla, başı açık bir kadının sokakta kol
kola gezmesi, köşe başlarında kucaklaşması ödünüzü kopartıyor. Eminim
ki, kapalı ve açık öğrencilerinizin baş başa verip ders çalışabilmesi
sizi hayli üzüyor. Dayanaklarınızın hepsini bir anda yıkıveriyor çünkü
bu manzaralar. Artık korkulacak bir şeyin kalmaması rahatsız ediyor
sizi. Korkuttuğunuz şeyin hiç de korkulacak bir şey olmadığının
anlaşılması sizi çıplak ve savunmasız bırakıyor.


Öyle
"nasıl olursanız olun, böyle yönetileceksiniz!" demesini arzu ettiğiniz
"o şeriat"ın gerçekte var olmadığı anlaşıldığı için kaygılısınız.
İnsanların üzerine sakallı cübbeli adamların zoruyla, çatık kaşlı
tahammülsüz zorba kadınların telkiniyle tepeden indirilmesini hayal
ettiğiniz "o şeriat"ın sizin uydurmanız olduğu açığa çıktığı için fena
halde tırsıyorsunuz.


N'apacaksınız
şimdi? Elinizde malzeme kalmadı. Diyorsunuz ki, "Nasıl olursanız olun,
işte böyle yönetilirsiniz!" "Nasılsanız öyle yönetilirsiniz!" diyen o
harbi delikanlı sözünü söyleyenlerin yanında olamadığınız için
üzgünsünüz.
Elde
malzeme kalmayınca, çaresiz siz kendi "şeriat"ınızı üretecektiniz. Bunu
beklemeliydik sizden. Sizi biz çaresiz bıraktık. Köşeye sıkıştırdık.
Umduğunuzu bulamayınca bizden, başımıza baskıyla "baskı
yapabileceğimizi" yazdınız. Nasıl olursak olalım, işte böyle
bilineceğiz bundan böyle. İsteyen öğrencilerin başlarını örtebilmesinin
başını örtmeyenler üzerinde baskı yapabileceğinden korkuyormuşsunuz.
Aşk olsun! Korktuğunuz başınıza geldi zaten... "Baskı" mı demiştiniz?
Başınızda sayın bayım başınızda! Saçınızın tek bir telini bile
göstermeyecek kadar sarmış her yanınızı. Baskı!

_________________
Serapmış asıl sandığım
Vesveselermiş kandığım
Aslı diyerek kandığım
Eyüp Coşkun
Eyüp Coşkun
Admin

Mesaj Sayısı : 154
Kayıt tarihi : 06/01/09

https://darulerkam.forum.st

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz